KEMALİST DEVLETÇİLİK

KEMALİST DEVLETÇİLİK

****** gerçekten büyük bir dehaydı.Sosyalizm ve komünizm daha Stalin döneminde iflas etti. Stalin döneminde ulusalcı sosyalist anlayışa geçildi, yani devletin ve ulusun var olması gerektiğni anladı. Bilindiği gibi sosyalizmde ve kominizmde ulus, devlet, din, töre vb. her türlü kural otorite yok sayılır ve uluslar yoktur halklar vardır.

Oysa Yüce ****** bunu çok daha önceden biliyordu. Yani devletsiz ve ulussuz bir sistemin varlığı imkansızdı. Liberal ekonomilerde ise tam bir faşizm vardı. Yani kimin daha çok parası varsa onun daha çok sözü geçer ve sınırsız zengin olma hayalleri diğer insanları sömürülmeye iter ki 1. ve 2. Dünya Savaşları bir yerde burjuvaların savaşı oldu. Savaşın zaferi veya mağlubu önemli değil ölen yine sömürülen,mazlum insanlara oldu. Burjuvalar biraz daha fazla kazanmak için sömürgelerini kaybetmemek için milyonlarca insanı katlettiler maalesef. İşte Kemalizm sisteminin üstün yanlarından biri daha.yani o zamanlar gözde olan sosyalizm ideolojisinden ve liberalizmden çok daha üstün bir sistemdir.

Kemalistler arasında bu konuyu çok fazla gündeme getirenler olmadı. Acaba ****** gibi yüzyıl sonrasını görebilen bir insan,bir dahi devletçilik ilkesini geçici olarak mı ilkeleri arasına aldı. ******'ün vazgeçilmez olmazsa olmazlarından olan Devletçilik ilkesi gerçekten özellikle 80 lerden sonra suiistimale uğradı. 90 lı yılların politikalarını hatırlayanlar bilir,karma ekonomiden bahsediyorlar hatta bu tür bir ekonomiyi ******'ün de istediğini iddia ediyorlardı. 2000-2005 yılları arasında ise tamamen liberalleşme,özelleştirme politikaları ağır basmaya başladı. ve bunu da AB ye giriş süreci,devlet zarar ediyor iddialarıyla bu politikalarını desteklemeye başladılar. 12 Eylül darbesinden sonra devlet bünyesine koministlerin yerleştiğini görüyordu ve bu 50 lilerden itibaren devletin içine kanser gibi yerleşmişti. Bunu önleyemediğini anlayan devlet şeriatçı kesime alttan alta iyiden iyiye destek verdi. Bunun verimini de çok kısa sürede aldı.

Bugün solun oyu %20 lere kadar düşerken kominist ve sosyalistlerin oyu ise çok daha fazla azaldı. Bu gün sol oylarmış gibi görünen DEHAP oylarıysa gerçekte kürt milliyetçilerin kendilerini ifade edebildikleri bir sığınak hale geldi. Çünkü sağ partilerce kendilerini dışlanmış, horlanmış hissediyorlardı. O yüzden ben şahsen DEHAP'ın oylarını sol oylar olarak görmüyorum. Irkçı-şovenist bir düşünce sisteminden sol olarak bahsedilemez.

Bugün geldiğimiz nokta ise Kemalist Felsefeden çok uzakta tamamen Siyonist güçlerin etkisi altında modern anlamda sömürülen 3.dünya ülkesiyiz. Bizim gibi köklü bir ulus,bugün Uganda gibi kabile devletleriyle kıyaslanır hale geldi. 90 lı yıllardan itibaren devlet hizmetten elini eteğini çekmeye, halka herşeyi devletten beklemenin yanlış olduğuna inandırmaya çalışıldı belki bu anlayış doğrultusunda özelleştirmeye halkımız psikolojikmen hazırlandı.''herşeyi devletten beklememeli''anlayışı sanayileşmesini 150 yıl önce tamamlamış ülkeler için söylenebilirdi ancak ülkemiz 21.asırda hala tarım ülkesi hala sanayi ithal eden bir ülke. Bu durumda olan bir ülkeyi özelleştirelim derseniz tamamen sömürgeleştirirsiniz. Nihayet beklenen çabuk gerçekleşti önce Gümrük Birliği(Kapitilasyon=Osmanlıca) daha sonra da IMF ye olan yüklü borç ve halkımızın çekmiş olduğu çile. Devletimizin yapması gereken eğitime ve istihdama büyük önem vermekti. Düşünmesini bilen her insan Kemalizmin çok ideal bir devlet sistemi olduğu kanısına zaten varırdı. Oysa devlet korktu. Sanki temelleri çürük, ispatlanması imkansız dikta rejimiymiş gibi gösterildi. Bu düşünce el altından desteklenen cemaat ve tarikatlerinde ekmeğine yağ sürdü. ******'ü din düşmanı deccal, islam süfyanı vb.birçok hakaretlere maruz bırakıldı.

Şu an iktidar partisi İslami devrimci kökenli bir parti. ve yaptıkları ortada. 1 Haziran 2005 ten itibaren yürürlüğe girecek TCK yla basına yasak getiriliyor, hükümet aleyhine konuşmak 10 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaya çalışılıyor. Ezelden beri Kemalizm'e ve ****** düşmanı olan çevreler birden bire ******çü kesilip (göz boyamak için,askeri çevreyi uyutmak için) AB bahanesiyle TSK yı devre dışı bırakıyor, Kamu yönetimi ve Kamu Personeli Rejimi adları altında kendi yandaşlarını devlet kadrolarına doldurma sevdaları ki bu uzun vadede devletin tamamen ele geçirilmesi demek sessiz sedasız devrim gerçekleşiyor. Çok yakın bir gelecekte Anayasa Mahkemesi kaldırılacak çünkü şu an Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer engeline takılıyor.R.Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğunda da anayasa mahkemesini devre dışı bırakacaklar. Adnan Menderes ve Erbakan'ın benzer girişimleri medya tarafından engellenmiş TSK olaya zamanında müdahale etmişti. Ama şimdi medyanın 3 patronundan ikisini çeşitli entrikalarla(Cem Uzan ve Dinç Bilgin'i) devre dışı bırakmış medyayı Aydın Doğan'a bırakmıştı. Malum halkımız okumayı sevmiyor TV den veya radyodan duyduklarıyla haber alıyor medyaysa sessiz devrimi kesinlikle haber vermediği gibi yapılan bu yavaş yavaş gerçekleşen değişiklikleri halka hoş göstermeye çalışıyor.

Özetle devlet yağmurdan kaçayım derken doluya tutuldu.Dünyanın en güzel devlet sistemlerinden olan Kemalizm yanlış eğitim politikaları ve yanlış stratejiler yüzünden 100.yılını doldurmadan yok olmak üzere.Tüm Kemalistleri konuya ve Akp'nin çıkarmış olduğu yasaları incelemeye davet ediyorum aklın yolu birdir sizinde aynı kanaate varacağınızdan kuşkum yok.