Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Tutukevi Günlüğünden

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Kemalist_Devrimci

Kemalist_Devrimci


Mesaj Sayısı : 339
Kayıt tarihi : 04/08/09
Nerden : Kocaeli

Tutukevi Günlüğünden Empty
MesajKonu: Tutukevi Günlüğünden   Tutukevi Günlüğünden EmptyPaz Eyl. 06, 2009 2:09 pm

Tutukevi Günlüğünden


Sokrates’in dediği gibi insan nereye giderse gitsin kendisini de götürüyor.

Güne, saat 07.00’yi izleyen dakikalarda televizyondan günlük gazete özetlerini izleyerek başlıyorum. Biri bitip öteki başlarken en azından manşetlerin tümünü 2 - 3 kez görmüş oluyorum. Böylece günün ilk tablosu ortaya çıkıyor.

Saat 08.00’i izleyen dakikalarda da sevgili koğuş arkadaşım Hamdi Gökhan Ecevit ile birlikte, gazete manşetlerinden günün fotoğrafını çekmeye çalışıyoruz. İlerleyen saatlerde gündem değişse bile sabah görünümünü netleştirmek şart.

Arada Ecevit’e sesleniyorum:

“Bugün yazı yazacak olsam, şu başlığı kullanırdım...”

Gülüşüyoruz... Ardından ince bir sızı...

Yazıları mektupla gönderince en erken 4-5 gün sonra sayfaya gireceği için konuları ona göre seçmek, yorumları ona göre yapmak gerekiyor.

Saat 11.00 gibi günlük gazeteler geliyor. Manşetleri zaten biliyoruz ama, iç sayfalarda kaybolup kendimizi buluyoruz! Malum davayla, iddianamelerle ilgili her haber ayrıca dikkatimizi çekiyor.

***

24 Ağustos Pazartesi günü aynı tempoda gazeteleri okurken ilk turu tamamladım. İkinci turda “bu kez haber sayfalarından çok röportaj sayfalarına ağırlık vereyim” dedim. Oradan spor sayfalarına da atlarım derken Habertürk’te Kutlu Esendemir’in Hasan Şaş’la yaptığı röportaj dikkatimi çekti.

Sayfanın tepesindeki üst başlık şöyle:

“Dünyada en çok tanınan Türk futbolcusu olarak bilinen Hasan Şaş 68 kuşağının hayranı.”

Ana başlık da onu tamamlıyor:

“Oğluma adını, Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan’dan verdim.”

Hasan Şaş, sorulara ilginç, son derece bilinçli karşılıklar vermiş diye düşünürken, bir baktım Kutlu Esendemir son soruyu şöyle sormuş:

- Yine Türkiye’de Ergenekon davası, her gün konuşulan, tartışılan konu.

Hasan Şaş’ın yanıtını aynen aktarıyorum:

“Vallahi artık Türkiye’de iyi şeyler de görmek istiyoruz. Bilim adamları, kamuoyunda ileri gelen gazeteciler bir şekilde tutuklanıp içeri atılıyor ama neden atılıyor? Bunun içeriğini bilmiyoruz. Gerçekten suçu var mı, yok mu? Bunları bilmiyoruz. E tabii, ülke insanını ister istemez huzursuzluğa itiyor bu, olaylar. Bir an önce bunların çözümlenmesi lazım. İnsanlara sağlıklı bilgi verilmesi gerekir.”

Ardından Sabah gazetesinde Orhan Gencebay’ın Savaş Ay’ın sorularına verdiği yanıtlar dikkatimi çekti. Savaş Ay’ın “Yeni çalışma var mı” sorusuna “Orhan Baba” şu yanıtı veriyor:

“Süper bir kaset geliyor. Notalarını yazıyorum. Bir enstrümantal parçam var. 7 dakika senfonik bağlama 3 senedir uğraşıyorum. İsmini Ergenekon koydum.”

Savaş Ay doğal olarak soruyor:

- Ergenekon ismi niye?

Yanıt:

“Ergenekon destanını hatırlatıyor. Şimdi bu Ergenekon davası patladı. Reklam yapıyor derler diye belki değiştirir ‘Diriliş’ koyarım adını kasetin.”

***

Aynı gün, farklı gazetelerde, farklı sayfalarda farklı kişilerin, aynı konu üzerindeki değişik yaklaşımları böyle.

Hasan Şaş, konuyu tam 90’a oturtmuş dersem sanırım abartmış olmam.

Orhan Gencebay’ı endişelendiren de “reklam yapıyor” diyenlerin olması!

Bu tablo elbette Türkiye’nin bütünü değil. Ancak hiç de küçümsenmemesi gereken bir kesit. Olayın aynı zamanda salt hukuksal boyutunun olmadığını, hatta tümüyle toplumsallaştığını ortaya koyuyor.

İçinde Ergenekon sözcüğünün geçmediği haberler ararken karşıma yukarıdaki sayfalar çıktı. Yeri geldikçe vurguluyorum; bu dava 2 yerde birden sürüyor, Silivri’de ve medyada...

Öyle anlaşılıyor ki bir yerde daha devam ediyor:

Halkın vicdanında!

Mustafa Balbay
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tutukevi Günlüğünden
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kemalizm :: Kemalist Yazarlar ve Düşünürler :: Mustafa Balbay-
Buraya geçin: