AYASOFYA
Bakanlar Kurulu, Ayasofya Müzesi'nin camiye dönüştürülmesi için kararname hazırlıyormuş.
Önce türban, sonra Ayasofya, daha sonra da Abdülhamid'in türbesi...
Sakın "olmaz" demeyin. Bunlar yapıldıktan sonra Sultan Vahdettin ve Damat Ferit'in kemikleri de Türkiye'ye getirilebilir. Sırasıyla ve adım adım gidiyorlar.
******, 1934 yılında düzenlettiği bir bakanlar kurulu kararnamesi ile Ayasofya'nın müze olarak kullanılmasını istemiş; o günden bugüne kadar, Ayasofya müze olarak kullanılmıştır.
Ayasofya'nın müze olarak kullanılması kararı, laik cumhuriyetin uygarlık tarihine verdiği bir armağandır. Bu açıdan Ayasofya bir simgedir.
İstanbul, camileriyle ünlü bir kenttir. İslam sanatının en güzel yapıtları İstanbul'dadır. Ayasofya'nın tam karşısında Sultan Ahmet Camii bulunmaktadır. İstanbul'da yeterince cami de vardır. Öyleyse konu "ibadet ihtiyacı" değildir; amaç ******'ün aldığı bir kararın kaldırılabileceğinin kanıtlanmasıdır. Amaç, İslamcı düşüncenin, devlet eliyle laikliği yenilgiye uğratmasıdır.
Bir bakanlar kurulu kararı bir başka bakanlar kurulu kararı ile değiştirilebilir. Hukuk açsından sorun yoktur.
Sorun, hukuksal değil siyasaldır. Sorun, ****** devrimlerine bağlılık üzerine yemin etmiş bakanların böyle bir kararı alıp almayacaklarıdır.
Konunun İstanbul'un fethi ile ve Yunanistan'a karşı güç gösterisiyle de bir ilgisi yoktur. İstanbul, Türkler tarafından iki kez fethedilmiştir. İlk kez 1453'te Fatih tarafından fethedilen İstanbul, ikinci kez de 1923 yılında TBMM hükümeti orduları tarafından.
Ayasofya'yı müze yapan kararın altında İstanbul'un ikinci fethini gerçekleştiren orduların başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın imzası bulunuyor. Bu imzayı uygarlık tarihinden söküp atmak kimsenin harcı değildir!
Yunanistan'a karşı güç gösterisi yapılacaksa, bu güç, Ayasofya'da değil, Ege'deki FIR hattında ve Lozan Antlaşması'na aykırı olarak silahlandırılan Ege adalarında kanıtlanmalıdır...