Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 ''Biraz inandırıcılık lütfen!!''

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Kemalist_Devrimci

Kemalist_Devrimci


Mesaj Sayısı : 339
Kayıt tarihi : 04/08/09
Nerden : Kocaeli

''Biraz inandırıcılık lütfen!!'' Empty
MesajKonu: ''Biraz inandırıcılık lütfen!!''   ''Biraz inandırıcılık lütfen!!'' EmptyCuma Ağus. 14, 2009 11:29 am

Bu Ergenekon davası sonsuza kadar sürecek gibi görünüyor. Şurası muhakkak ki özellikle 2011 seçimlerinden önce asla sonuçlanmayacak. Ve hatta seçime doğru daha da alevlenerek “tam bir mağduriyet” tablosu ortaya çıkaracak.

Daha kim bilir ne akla hayale gelmedik kişilerle ilgili iddialar duyacağız. Savcıların “Biz polis raporundan aldık” diyerek açıklama yaptığı bir davada neler olmaz ki?

Asıl enteresan olan ise madem ki “darbeci” aranmaktadır, emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün “darbe planlarından haberdar olduğunu ve adaletten gizlediğini” bildirmesine rağmen onun “şüpheli” görülmemesi… Hükümetin de “bilgisi olmasına rağmen” bunu gizlemesi ve adının hiç geçmemesi…

Veya emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın e-muhtırasının hiç rahatsız etmemesi… Bunlar dikkat çekiyor tabii… Zira adalet kurunun yanında çok sayıda “yaş”ın yandığı, insanlara bir telefon konuşmasıyla sanık sıfatının takıldığı bir davada hakkında somut deliller olan kişilerin de diğerleriyle aynı şartlarda bulunmasını gerektirir.

Bu arada… Bazı sanıklar bir planın parçası olabilirler diye (ki elbette onların ortaya çıkarılması gerekir) “darbe planlamakla uzaktan yakından ilgisi olamayacak” ama iktidarın eylem ve söylemlerinden, ülkenin gidişinden rahatsızlık hisseden ya da toplumu aydınlatma görevi yapan insanların (özetle iktidarın sevmediği diyelim) iddianamelere komik denecek iddialarla konması toplum vicdanını rahatsız edecek boyuta geldi.

Örneğin: Pazar günü gazetede HYP Genel Başkanı Yaşar Nuri Öztürk’ün, Başkent Üniv. Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın günlüğündeki “Eğer Sayın Haberal ????? olacaksa ben ve partim onun patronluğunu kabul ederiz… Ben de bir bilim adamı olarak yoluma devam ederim” sözleriyle 3. iddianameye girdiğini görünce güldüm. Çünkü tıpatıp aynı sözleri “bir partinin başına geçmesi istenen” önemli bir başka isme söylediğini bir TV programı sırasında kulaklarımla duymuştum.

“Merkez sağı toplayacak bir parti ortaya çıkacak ve genel başkanı da siz olacaksanız, ben partimi ve teşkilatlarını emrinize verir, çekilirim” demişti, ben de içimden takdir etmiştim. Yani Yaşar Nuri Öztürk ülkeye iyilik yapmak adına (inandığı bir isim olursa) genel başkanlıktan feragat etmeyi göze almış biridir.

Ve o cümledeki soru işaretleri “Sayın Haberal genel başkan olacaksa” şeklinde doldurulmalıdır.

Çok enteresan ki diğer kelimeler belli ama sadece Haberal’ın ne olacağı belli değil.

Hangi anlamı vereceğiz? Biz ya da savcılar? “Çete reisi” mi, “darbecilerin başı” mı?

İşte bu tür samimiyetsiz, gerçeği yansıtmayan bilgilerin iddianamelere konması bu davaya olan güveni tümüyle sarsıyor. İstenen kişileri, özellikle de laik demokratik cumhuriyete saygılı isimleri dahil etmek, etkisiz kılmak, darbeci etiketi yapıştırmak olarak algılanıyor. Kesinlikle öyle… Benden söylemesi!

*****

‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’ DE KALKACAK MI?

Güneydoğu’da illerin ilçelerin isminin değişeceği artık belli oldu. Hükümet, “PKK terör örgütü ile aynı çizgide olduğunu, bu nedenle PKK terörünü lanetlemeyeceğini” defalarca açıklamış olan DTP’nin istekleri doğrultusunda açılımını yapmaya başladı bile.

Ama işe bakın ki onlar açılım çalışması yaparken Türkiye “Hatay’da teröristlerin devriye gezen askerlere açtığı ateş sonunda” 5 bininci şehidini verdi.

Eğer bu açılım 2 milyon oy almış olan DTP’nin “Kürt sorunu” adını verdiği sorunu çözecekse, DTP’nin kankası durumundaki PKK neden hiç değilse çözüm sürecinde terör saldırılarına ara vermiyor?

Bu süreçte vermiyorsa ilçelerin adı değişip, daha da geniş açılımlar yapıldığında terörün biteceğine kim emin olabilir?

Hükümetin mutlaka bütün ihtimalleri göz önüne alarak ve sorunu Meclis’te, muhalefetin de bulunduğu ortamda tartışarak çözmesi gerekiyor. Aksi takdirde “terörü kınamayı reddeden bir partinin isteğiyle” geri dönüşü olmayan adımlar atılıp da terör bitmezse (ki asla inanmıyorum) bunun hesabını topluma zor verirler.

Ben asıl ilçe isimlerinin değişmesinden sonra sıra ******’ün “Ne mutlu Türküm diyene” sözünü dağlardan silmeye gelecek mi diye merak ediyorum. Biliyorsunuz bu daha önce telaffuz edilmişti.

Ne dersiniz, gelecek mi acaba?

*****

DENİZ FENERİ DAVASI AÇILSA DA ANLASAK!

Almanya’nın Ankara Büyükelçisi “Deniz Feneri dosyasında Başbakan Erdoğan’ı suçlayan bir belge yok” demiş. Başbakan’ın doğrudan ilişkisi olmayabilir ama Alman yargısının Deniz Feneri e.V dosyasında bu derneğin hükümetle ve Türkiye’deki Deniz Feneri ile ilişkisi olduğu açıklanmıştı. Kaldı ki Deniz Feneri derneğinin reklamını hükümetin, bakanların üstlendiği, TBMM’nin bu derneğe özel ödül verdiği, özel statülerle ayrıcalıklar tanıdığı biliniyor.

Daha sonra RTÜK eski Başkanı Zahid Akman’la ilgili olarak Başbakan’ın “İyi bir arkadaşımızdır” diyerek koruma altına aldığı da… Kısacası bu dev yolsuzluk “iktidarın himayesinde” olduğu için bir yıldır davası açılıp ne olduğu ve ilişkileri anlaşılamadı.

Oysa Alman yargısı bu ilişkileri ve “asıl failler” dediği isimleri açıklamış, tüm evrakların didik didik aranmasını ve “Türkiye ayağı”nın ortaya çıkarılmasını talep etmişti.

İktidar partisi bu önemli davayı sümen altı ettiği sürece kendileriyle ilgili soru işaretleri de ortadan kalkmayacaktır.

Topluma borçlu oldukları şey bu davanın açılmasını sağlamaktır. Yargı “bağımsız” ise neden hâlâ açılamadığı tam bir bilmecedir. Bekliyoruz.

Ruhat Mengi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
''Biraz inandırıcılık lütfen!!''
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Genel Başlıklar :: Güncel Makaleler-
Buraya geçin: