Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 EVLİLİK DEĞİL CİNAYET! - Merve ÇOBAN

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Kemalist_Devrimci

Kemalist_Devrimci


Mesaj Sayısı : 339
Kayıt tarihi : 04/08/09
Nerden : Kocaeli

EVLİLİK DEĞİL CİNAYET! - Merve ÇOBAN Empty
MesajKonu: EVLİLİK DEĞİL CİNAYET! - Merve ÇOBAN   EVLİLİK DEĞİL CİNAYET! - Merve ÇOBAN EmptyÇarş. Ağus. 12, 2009 5:15 pm

EVLİLİK DEĞİL CİNAYET!

Başlamadan önce bu yazının yazarıyla ilgili bir açıklama yapmalıyım:

Bu yazının yazarı bir feminist değil.

Bu yazının ana kaygısı bugün sadece feministlerin ve bazı sol örgütlerin sahip çıktığı bir konunun siyasi değil, toplumsal bir sorun olduğu ve toplumu büyük bir uçuruma sürüklediğidir.

Önce dinci bir gazetenin ünlü yazarlarından birinin 14 yaşındaki bir çocuğu taciziyle karıştı ortalık. Şimdi de herkes büyük bir işadamının 17’lik genç karısını konuşuyor. Ancak gazeteler, dergiler, televizyon programları, haberciler sadece konuşuyor. Hatta bahsettiğimiz son olay yayın hayatına başlayalı daha 1 yıl olmamış bir gazetenin magazin ekinde büyük yer buluyor. Sanki alay ediyor bu ve bunun gibi gazeteler bu olayla. 17 yaşında daha ergenlik çağında ve hala çocuk yaşta olan küçük bir kız magazin malzemesi yapılıyor. Bu durumun sıklıkla yaşandığı toplum kesimlerine yukarıdan bakan gazeteciler olayın gerçeklerini görmeden sadece feminist tavırlarla gazete köşelerinde yazıyorlar. Ve bu zulme yukarıdan bakıyorlar hala.

Daha geçen yıl evlilik yaşının 15’e indirilmesi konuşuldu ancak kamuoyundan alınan tepkilerle fazla uzun sürmedi bu tartışma. Ancak yasaların değişmemesi bir engel değil. Bugün resmi nikâhsız ya da genç kız 17 yaşına gelmesiyle aile izniyle evlenebiliyor. Geçmişte birçok çocuğun yaşı tecavüz sonrasında büyültülerek tecavüzcüsüyle evlenmesinin yolu açıldı. Ne kadar büyük bir sarsıntı olduğunu bildiğimiz bir olayın sonrasında bize tecavüz eden kişiyle evlenmek ve ondan olan çocukları büyütmek (ne kadar sağlıklı yetiştirilebilirse) daha büyük bir sarsıntı değil mi?

Yaşadığımız toplumun da İslam hukuku gerekçeleriyle adet olan bir kız çocuğunu evlenebileceği savunuldu dinci basın tarafından. Buna karşı çıkanların sayısı sınırlı kaldı. Ancak evliliğin gerektirdi sosyal, fiziksel ve ruhsal yapının olgunlaşmasından, bir çocuğun nasıl evlenebileceğinden bahsetmedi kimse. Medyada nadiren göz önüne getirilen olaylar dışında her yıl ülkede binlerce küçük yaşta kız çocuğu kendisinden yaşça büyük insanlarla evlendi ya da evlenmeye zorlandı. Aile baskısından ya da yaşın küçük olmasının verdiği cesaretle evden kaçan (kimse bunun sebeplerini de incelemedi ve kendi isteği deyip geçti herkes) kızların namusu korumak ve çevrenin ne diyeceği korkusu altında evliliklerine bütün toplum göz yumdu. Bu durumun töre cinayetlerinden farkı yok. “Öldürmek ya da küçük yaşta evliliğe göz yummak.”

Bazen toplum yapısının bozulmasına çare olarak gösterildi evlilik. Namus ve ayıp kavramları altına sığınarak bu güne kadar milyonlarca insanın hayatı karartıldı. Daha kendi sorumluluğunu taşıyamayan çocuklara evlilik sorumluluğu verilmesi, bu sorumluluk altında ezilen, evliliğinde tacize, tecavüze uğrayan (küçük yaşta bir çocukla yapılan evlilik aslında bunların ta kendisidir) ve ruhsal olarak bozuk yapıda olan kadınların yetiştirdikleri çocuklar ne durumda olacaktır peki? Gelecek bu çocuklara ipotek ediliyor bugün ve toplum yapısının devamlı bir bozulmasından söz ediliyor. Öyleyse, neden bu sebeplerde aranmıyor kötüye giden bu durum?

Çünkü kötüye giden toplum yapısıyla oynamak oy, iktidar ve çıkar kavgasıyla kimsenin işine gelmiyor. Muhafazakârlık bugün milli değerlerin korunması anlamında değil de bozulan yapının savunulması için kullanılıyor. Bugün ve gelecekte gelecekleri mahvedilen milyonlarca genç kızın durumu kimseyi ilgilendirmiyor. Çünkü toplumsal sorunlar çözüldüğünde ne siyasilere birbirlerini eleştirecek, vaat edecek konu ne de gazetecilere magazin malzemesi kalıyor. Bundan artık yeteri kadar eminim; Türkiye’de kimse sorunların çözülmesini istemiyor.

Kanunlar değiştiriliyor ancak uygulanmıyor; dinci kesimin, hükümetlerin oy kaynağı olan tarikatların ve cemaatlerin baskısıyla.

Bugün bu toplumda meydana gelen çarpıklıklarda, sosyal patlamada ve yukarıda bahsettiğimiz çirkinliklerde sadece bu olayın faillerinin değil bütün toplumun suçu var. Toplumsal baskıya mazur kalan, okumaları, çalışmaları engellenen, hayatları kocalarına ipotek edilen, aileleri tarafından yaşı gelince evlendirilecek misafir gözüyle bakılan zorla evlendirilen, bugüne kadar sayısını bilmediğimiz ve görmezden geldiğimiz çocukların, kadınların hayatının mahvolmasında hepimiz suçluyuz. Bu sorunun çözümü için önce suçluluğumuzu ve bu günahımızın büyüklüğünü kabul etmeliyiz.

Eğer bu durumdan rahatsız değilsek ruh sağlığımızdan şüphe etmeliyiz. Bir gün bu genç yaşta kadın olanlar hepinizin önüne dikilecek ve hesap soracak, feminizm adına değil kendi çıkarlarınız uğruna mahvettiğiniz hayatları adına. Toplumda suç oranlarının artışı, sosyal patlama bu durumun kanıtı değil mi aslında?

Yalar sadece kağıt üzerinde kalmamalı toplumun tamamen çözülmemesi için. Setleşen yasalar uygulanmalı ve büyük reformlar yapılmalı sosyal güvenlik yasalarında, sosyal devlet olgusunda. Bu durumun mağdurlarına sahip çıkılmakla kalmamalı ve ilerideki mağdurlukların önüne geçilmeli.

İnsanın ne kadar değerli olduğunu anlamalıyız. Namus, mahalle baskısı, töre kavramlarıyla toplumun geleceğini yok etmemeliyiz artık. Bu kötüye gidişe bütün toplum dur demeli toplumun varlığının devam edebilmesi için.

www.hakimiyetimilliye.org
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
EVLİLİK DEĞİL CİNAYET! - Merve ÇOBAN
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Genel Başlıklar :: Güncel Makaleler-
Buraya geçin: