Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 EKONOMİ...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Kemalist_Devrimci

Kemalist_Devrimci


Mesaj Sayısı : 339
Kayıt tarihi : 04/08/09
Nerden : Kocaeli

EKONOMİ... Empty
MesajKonu: EKONOMİ...   EKONOMİ... EmptyCuma Ağus. 07, 2009 1:22 pm

TARIM

Büyük zaferin kazanılmasından önce, Mustafa Kemal Paşa, 1 Mart 1922 tarihinde TBMM'yi açış konuşmasında köylü ve tarım sorunlarına eğilmiştir. "Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış ve layık olan köylüdür." ******, İzmir İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşmada tarımın önemi üzerinde durmuş; "Kılıç kullanan kol yorulur, fakat saban kullanan kol, her gün kuvvetlenir." değerlendirmesini yapmıştır.

Köylünün en büyük sıkıntısı, aşar veya öşür denilen mahsulünün onda birini vergi olarak ödemesiydi. Büyük bir mali fedakarlığı göze alan hükümet, 1925 Şubatında Aşar Vergisini kaldırdı. Böylece köylü ağır ve sıkıntılı bir vergi sisteminden kurtulmuş oldu.

1925'te çıkarılan başka bir kanunla Hükümet, köylüyü topraklandırmak amacı ile bedelini yirmi yılda ödemek üzere toprak dağıttı. Ziraat Bankası, küçük çiftçilere kredi kolaylıkları tanımakla ve faiz haddini düşürmekle yararlı hizmetler yaptı. Kooperatifçiliğe önem verildi. Tarım Kredi Kooperatifleri, Ziraat Okulları ve Yüksek Ziraat Enstitüsü açıldı.

Köylüye yararlı olmak ve yardım sağlamak amacı ile tohum ıslah istasyonları, numune çiftlikleri açıldı. Traktör kullanımı teşvik edilerek, ucuz alet ve makina dağıtımı yapıldı. ****** çiftlikler kurarak ve modern yöntemler uygulayarak çiftçilere örnek oldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kemalist_Devrimci

Kemalist_Devrimci


Mesaj Sayısı : 339
Kayıt tarihi : 04/08/09
Nerden : Kocaeli

EKONOMİ... Empty
MesajKonu: Geri: EKONOMİ...   EKONOMİ... EmptyCuma Ağus. 07, 2009 1:23 pm

SANAYİ

Milli Mücadelenin sonucunda, İstanbul, İzmir ve Adana'da hurda bir durum arz eden birkaç dokuma fabrikası ile İstanbul'da harap bir askeri fabrika, ülkenin sanayi gücünü oluşturuyordu. Kalkınmak için sanayileşmek bir zorunluluktu. Sanayi kuruluşlarını teşvik ve koruma amacıyla, 1927 yılında çıkarılan Teşvik-i Sanayi Kanunu, sanayinin tanımını yapmakta ve sınıflara ayırmaktaydı. Her grup, kanunun getirdiği muafiyetlerden taşıdığı önem derecesinde faydalanmaktadır. Teşvik-i Sanayi Kanunundan faydalanılarak memlekette bazı sanayi kuruluşları kurulmuştur. Ayrıca, 1929 yılından itibaren, yüksek gümrük tarifeleri uygulama imkanı, memleket sanayiini dışarının rekabetinden koruyarak geliştirilmiştir.

Bu dönemde devlet, temel tüketim ve ara malları alanında ithal ikamesi sağlamak amacıyla üç beyaz ve üç siyah projesine öncelik vermiştir. Un, şeker, pamuklu üç beyazı: kömür, demir ve akaryakıt da üç siyahı temsil ediyordu. Bu temel malların yurt içinde üretilmesi ile hem döviz tasarrufu sağlanacak, hem de dışa karşı bu maddeler için bağımlılık kalmayacaktı.

Devlet bu dönemde, doğrudan sanayi yatırımlarına hemen hemen hiç iltifat etmemiş, faaliyetini daha çok insan yetişmesine, eğitime ve altyapı yatırımlarına yöneltmiş, sanayinin özel teşebbüs tarafından yaratılabileceğini varsaymıştır. Bunun için de özel sermaye yatırımlarını teşvik edici tedbirlere başvurmuştur.

1931 yılında iktidar partisi CHP, özel sektör girişimlerinin ülke kalkınmasında yetersiz kalması sonucu, programına devletçiliği almış, hazırlık ve çalışma devresinden sonra, 1. Beş Yıllık Sanayi Planı'nı 1934 yılından itibaren uygulamaya koymuştur.

Ancak, 1. Beş Yıllık Sanayi Planı'nın uygulanmasından önce, çok önemli düzenlemeler yapmış ve yeni birtakım müesseseler kurulmuştur. 1933 yılında, Devlet Sanayi Ofisi ile Türkiye Sanayi Kredi Bankası kaldırılarak bunların yerine Sümerbank kurulmuştur. Sümerbank'ın faaliyetlerinin ana amacı, özel sektör sanayiinin kredi ihtiyaçlarını karşılamak olmakla beraber, esas görevini sanayi planının uygulanması teşkil etmiştir. Sümerbank, aynı zamanda daha sonra kurulan diğer devlet kuruluşlarına da örnek olmuştur.

1935 yılında yeraltı kaynaklarının araştırılması için Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA), elektrik enerji kaynaklarının değerlendirilmesi için Elektrik İşleri Etüd İdaresi (EİE), maden ve elektrik işletmelerini kurmak ve işletmek amacıyla Etibank kurulmuştur.

1. Beş Yıllık Sanayi Planı'nda tekstil sanayii, kendir-kesen sanayii, demir-çelik sanayii, sömikok fabrikası, porselen-çini sanayii, sudkostik, klor, suni ipek, selüloz ve kağıt tesisleri, şeker sanayii, süngercilik ve gül sanayileri yer almıştır. Planın uygulanmasına 1934 yılında başlanmış, planda öngörülen tesisler beş yıl içinde tamamlanarak işletmeye açılmıştır. Yine bu devrede planda yer almayan askeri fabrikaların modernizasyon ve genişletilmesine de devam edilmiştir. 1933-1938 yılları, Türk sanayiinin ilk ve planlı kuruluş safhasıdır. Planlı kalkınma, teknik alanda iş gücü yaratmış ve toplum yaşantısına büyük ölçüde etki yapmıştır. Özellikle toprağın verimini artıracak olan tekniğin tarıma uygulanmasının, bütün bir endüstri hayatının gelişmesi ile mümkün olabileceğini de ortaya koymuştur
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kemalist_Devrimci

Kemalist_Devrimci


Mesaj Sayısı : 339
Kayıt tarihi : 04/08/09
Nerden : Kocaeli

EKONOMİ... Empty
MesajKonu: Geri: EKONOMİ...   EKONOMİ... EmptyCuma Ağus. 07, 2009 1:23 pm

ULUŞTIRMA

Bir ülkenin ekonomik kaynaklarının iyi bir şekilde işletilmesi, verimlendirilmesi, dış ticaretinin geliştirilmesi ancak, düzenli bir ulaştırma şebekesi ile mümkündür. Ulaştırma, bir ülkenin siyasi, sosyal, kültürel hayatına etki yaptığı gibi, o ülkenin milli birlik ve bütünlüğünün sağlanmasında da başlıca rol oynar. Yeni devletin kuruluşundan 1938 yılı sonuna kadar, ekonomik kalkınmayı sağlamada altyapıya önem verilmiş, bu amaçla demiryolu, karayolu ve denizyolları öncelikle ele alınmıştır.

DEMİRYOLLARI

Yabancı şirketlerin elinde bulunan demiryollarını satın almak, devletleştirmek, demiryolları politikasının ilk adımını teşkil etmiştir. İkinci adım ise, yeni demiryolları yapmak olmuştur. Yurdu demiryolu ağlarıyla örmek, bir hükümet politikası olarak, ısrarla ve başarı ile uygulanmıştır.

1927 yılında, Münakalat (Ulaştırma) Bakanlığına bağlı olarak Devlet Demiryolları ve Limanları Umum (Genel) Müdürlüğü'nün kurulması ile devlet fiilen demiryolu ve deniz yolu işletmeciliğine başlamıştır. 1929 yılında 5144 km. uzunluğunda olan demiryollarının 2766 km.si devlete, 2378 km.si de yabancı şirketlere ait bulunmakta idi. Yeni kurulan Genel Müdürlük, bir taraftan yeni demiryolu yaparken, diğer taraftan da yabancı şirketlerin elinde bulunan hatların devletleştirilmesini yüklenmiştir. Cumhuriyetin ilanından 1938 yılı sonuna kadar, oldukça kıt kaynaklarla, her yıl ortalama 200 km. toplan 3360 km. demiryolu yeniden yapılmıştır. Herhangi bir dış yardım sağlanmadan dar ve kıt imkanlarla demiryollarının yapılması gerçekten başarılı bir olaydır.

KARAYOLLARI

Cumhuriyet Türkiye'sine Osmanlı İmparatorluğu'ndan intikal eden karayolu uzunluğu 18.335 km.'ye varmakta idi. Bu yolların 13.885 km.'lik kısmı harap ve tamire muhtaçtı. Toprak düzeltilmesi sonucu geçişe müsait yolların uzunluğu ise 4.450 km'ye yaklaşıyordu Üzerinden yaz ve kış motorlu nakil vasıtalarının geçişini sağlayan kasaba ve şehir yollarının yapımı, Cumhuriyet döneminde mümkün olmuştur.

DENİZ YOLLARI

Denizyollarında gelişme çok yönlü olmuştur. Lozan Barış Antlaşması ile Türk karasularında gemi işletme hakkı (Kabotaj hakkı) Türklere bırakılmış, böylece yabancı uyruklu gemilerin yerine Türk yük ve yolcu gemileri almıştır. 1 Temmuz 1926'da Türk Kabotaj Kanunu yürürlüğe girmiştir. 1911'de Türk limanları arasında ulaşımın ancak % 10'unu sağlayan ve 1909'da kurulan Osmanlı Seyrisefain İdaresi Türkiye Cumhuriyeti'ne devredildikten sonra, Türkiye Seyrisefain idaresi adı altında bir devlet hizmeti görmeye başlamıştır. Sahillerimizde yük ve yolcu taşınması devlet ve özel teşebbüs eliyle yürütülürken, devletin bu alanı bir kamu hizmeti sayarak müdahalesi ile, yolcu taşıma işi devlet tekeline bırakılmış, yük taşımada devlet ve özel teşebbüs bir arada faaliyette bulunabilme imkanına kavuşmuştur. Önce Deniz Bank (1938), daha sonra Devlet Deniz Yolları Genel Müdürlüğü (1939) ve daha sonra Denizcilik Bankası (1952) adı ile anılan kuruluşlar deniz ulaştırmasının gelişmesinde büyük rol oynamışlardır.

HAVAYOLLARI

1936 yılında Ankara-İstanbul arasında düzenli uçak seferleriyle Devlet Hava Yollarının çalışmaları başlamıştır. Sonraları Türk Hava Yolları adını alacak Devlet Hava Yolları, kısa sürede yurt dışı seferlerine de başlayarak büyük gelişme göstermiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kemalist_Devrimci

Kemalist_Devrimci


Mesaj Sayısı : 339
Kayıt tarihi : 04/08/09
Nerden : Kocaeli

EKONOMİ... Empty
MesajKonu: Geri: EKONOMİ...   EKONOMİ... EmptyCuma Ağus. 07, 2009 1:24 pm

SAĞLIK


23 Nisan 1920'de yeni devletin kuruluşundan itibaren, sağlık hizmetleri, ilk kurulan hükümette bağımsız bir bakanlık tarafından yönetilmiştir. Böylece, Milli Mücadelenin başlangıcında Ankara'da kurulan ilk hükümetin içinde, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı da yer almıştır Bakanlık, 1925 yılında hazırlamış olduğu bir programla, sağlık sorunları üzerine dikkatle eğilmenin gereğini duymuştur. 1930 yılında çıkarılan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve 1936 yılında çıkarılan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Teşkilatı ve Memurin Kanunu ve bu kanunlara ek olarak çıkarılan kanunlarla, sağlık hizmetleri ve Bakanlığın merkez ve taşra örgütü düzenlenmiş bulunmaktadır. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı kuruluşundan itibaren çok önemli hizmetler görmüştür. Bulaşıcı hastalıklara karşı alınan köklü tedbirlerle verem, tarhom, frengi, sıtma kontrol altına alınmış, çiçek, tifüs, veba, kolera gibi hastalıklar da ülkede pek görünmez olmuştur.

Merkez Hıfzıssıhha Müessesesi, memlekete hüküm süren hastalıklar ve bunların sebepleri, mücadelede güdülecek yollar ve yöntemler hakkında incelemelerde bulunmak, aşılar ve serumlar hazırlamak amacı ile yüksek bir bilim kuruluşu olarak 1931 yılında hizmete açılmıştır. Sağlık memurları, hemşire ve ebelerin yetiştirilmesi amacıyla Cumhuriyetin ilanından sonra çeşitli okular açılmıştır.

****** her yıl TBMM'yi açış konuşmalarında, sağlık sorunlarına önemle ve ciddiyetle eğilerek, hükümete, konu ile ilgili yol gösterici direktifler vermiştir. ****** 1 Kasım 1937'de TBMM'ni açarken Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'nın çalışma ve faaliyetleri hakkında dikkat çekici açıklamalar yapmakta ve Bakanlığın çalışmalarından duyduğu memnuniyeti de dile getirmektedir. "Kendine inkılabın ve inkılapçılığın çeşitli ve hayati vazifeler verdiği Türk vatandaşının sağlığı ve sağlamlığı, her zaman üzerinde dikkatle durulacak milli meselemizdir."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
EKONOMİ...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» "Ekonomi sahipsizdir"

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Tarih :: Türk Devrim Tarihi :: Cumhuriyet'in İlk Yılları-
Buraya geçin: